zaman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
zaman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Temmuz 2010 Cuma

Acılar ve Mutsuzluk Üzerine


Hayatım o kadar sıkıcı o kadar sıkıcı off ne desem bilemiyorum. Ben tam bir şeyleri düzelttim, yoluna koydum derken yeni bir acı patlak veriyor.

O kadar mutsuzum, o kadar bıkkınım ki; doluya koysam almıyor boşa koysam dolmuyor. Ne şehir değişikliği, ne değişen yüzler, ne değişen mekanlar, ne de değişen hayatlar... Hiç birşey sıkıntıma çare olmuyor. Çünkü bu kadar değişikliğin içinde aslında benim için temelde hiç birşey değişmiyor. Sorunlarım aynı, dertlerim, hüzünlerim, özlemlerim, hep aynı olduğu gibi duruyor. Gözyaşlarımın tadı bile kolay kolay değişmiyor.

Aldığım her yeni nefes beni bir adım daha geçmişe, acılarıma götürüyor sanki. Sürekli tekerrür halindeyim. Artık daha iyi anlıyorum ki insan ne kadar uzağa, ne kadar farklılığa kaçarsa kaçsın beyni kendisiyle olduğu sürece hiç birşey değişmiyor. O beyin ki sana her şeyi hatırlatıyor adeta unutmaman için çaba sarfediyor. Çünkü içten içe unutmak istemiyorsun. Mazoşistin allahı olmuşsun farkında değilsin.

Sona doğru; toplayamadığım hayatım gibi toplayamadığım yazımı da Gwendolyn Elizabeth Brooks'un şu dizeleriyle bitirmek istiyorum:

"Tükenmek üzere şu kısacık an
Yakında yok olacak
Ve ister altından yapılmış
İsterse acıyla yüklü olsun
Bir kez daha aynı kılıkla
Karşına çıkmayacak..."

22 Haziran 2010 Salı

Bilir misin gerçekten kaybetmenin inanılmaz ağırlığını?


Geçip giderken zaman, aslında tek gerçek kaybettiğimdi. Bunun içindi belki de oyalanmam ufacık dünyalarla. Hatırlamak içindi konuşmak... Hatırlamak için yazmak… Hatırlamak için yaşamak… Unutmak için hatırlamak... Melankolik şarkılarla gelen baş ağrısı. Artık ağlayamamam… Ağladığımda hıçkırmam derinden. Ağlama sonrasının tuhaf baş ağrısı..."Canım benim nasıl da hıçkırıyor" diyen biri. Acıyan gözler, gören gözler, hep gözler. Evin duvarlarındaki boyanın çatlakları. Dışarının sıkıcı aynılığı, belki de anlamsızlığı. Ölmeyi seçmek. Vazgeçmek… Belkiler için yaşamak… Unutmak için ölmek, görmek için yaşamak… Hiçbir yere ait olmama hissi… Uzun uzun anlatamam her şeyi, böyle olsun istemedim ben de. Çalarken gözlerinin dolması. "Yaşıyormuş" gibi yapmak. Aslında hiçin sonsuzluğunda kaybolmak....